Konsomasyon Taburesi

22 Mart 2009 Pazar

Konsomasyon Taburesi 112

Kurukahveci'nin kuyruğuna girebilmesi için gereken uzun yolu epey zahmetle, hep birlikte duruyorlarmış izlenimi vererek, bildiği kadarı sadece "hoh hoh hooo!" demesi gerekirken...

Küba fotoğraflarını koymak üzere 300’lük albüm almaya Sirkeci’ye iner “abla”, fotoğraf malzemesi satan pek çok dükkana uğramasına karşın, Büyük Postane'nin bulunduğu caddede helâl süt emmiş bir genç bir kadın tezgâhtarın "tam karşı sokağın içinde yemek satan yerleri geçin, Hocaoğlu Pasajı’nı sorun, giriş katında bir albümcü var, istediğinizi bulursunuz" diyerek tarif ettiği yere ulaşana kadar istediği hacimde albüm bulamaz. Dediği kadar vardır, abla”nın sevinçten yeri öpesi gelir, bir değil beş albüm alır çıkar!

İki sokak üstte, köşede Nimet Abla Gişesi’ne rastlar, önündeki diğer gişelere göre kısa kuyruğa eklenir, dört yarım bilet alır. Damadın, cep telefonuna tamir edildiği mesajı gelen, emanet alan birilerinin bozduğu fotoğraf makinesini almaya ara sokağa girip uzuuun formalite sonucu eve döndüğünde arızasının giderilmediği anlaşılan makineyi alır. Hava da, sokakların şenliği de muhteşemdir; yavaş yavaş, kalabalığın telâş dolduruşuna gelmemeye çalışarak yürür. Mısırçarşısı'nın arka duvarına yaslanmış pantoloncuların karşı sırasına düşen saatçiden, Ayvalık’ta pazardan aynı fiyata aldığı, saplarını koparıp cep saatine çevirdiği Swatch'un, Küba’da 7 saat geri alınırken kurma yeri dağıldığından, 5 YTL’ye bu kez Bvlgari alıp içindeki az dürtüldüğünde oyuna yatkın çocuğu eğlendirir.

Kurukahveci'nin kuyruğuna girebilmesi için gereken uzun yolu epey zahmetle hep birlikte duruyorlarmış izlenimi vererek, bildiği kadarı sadece hoh hoh hoooo! demesi gerekirken, elindeki pırıltılı ağaç süsleme toplarını sallayarak "başka yere bakma, beşi 1 yetele!" diye bağıran Noel Baba’nın bacaklarına sürünerek alıp Kurukahveci'ye ulaşan “abla”, "iki büyük iki küçük paket!" sözleri henüz havadayken iki ateş parçası oğlanın önüne sürdüğü para üstü ve kahve poşetini alıp yürür, yemeklik mantar alma amacıyla bant değiştirir. "İyi yıllar!" dileyip gidiş bandına geçebilmesi, "...bi bu yabancılar eksikti!" diye söylenen teyzenin takıldığı, genel olarak sokaktaki herkese, tepeden neşeli turist merakıyla bakan, koca mavi gözlü sarışın bir adamla kadının ablukasını aşmak epey maharet gerektirir.

Torbalarını birbirine bağlayan “abla”, Mısırçarşısı’nı Eminönü’ne bağlayan altgeçide girer: Birkaç yıl önce, Bienal’in Darphane Binaları’nda sergilenen bölümünü gördükten sonra, o ruh haletiyle yine bu geçide girdikleri gün kardeşleriyle tanık olduğu manzarayı hatırlar, neredeyse gerçeküstüdür! 6 adam geçidin diğer yanından 3 mt x 2 mt genişliğinde bir camı merdivenlerden indirmeye çalışmaktadırlar!

Otobüsün en arkasındaki koltuklardan cam kıyısına oturur, Kasımpaşa’da Şişli Belediyesi ücretsiz içme suyu tankerinin önüne yığılı kalabalığın yanından geçerken, yanındaki adamın ön sıradaki adamın gazetesindeki resmi gösterip "...yakalamışlar şerefsizi!" demesine döner. Adam devamla "dün de Darülaceze yanında benzinci var ya, oraya koymuşlar bi bomba" der, "ama Mecidiyeköy’dekini kimseyi beklemeden bozan polise 10 maaş ikramiye vermişler, helâl olsun!"

Perpa önünde iner, muhtarlığı geçip eve varır. Kolu alçılı teyzeyle konuşmakta olan damat telefonu verir ve "abla" havaalanından beri haberleşmediği teyzeden harika haberi alır: Her buzdolabı kapağına bir tane hesabıyla alınan ve hiç kimsenin bavulundan çıkmayan biri bir puro, diğeri tipik Küba arabası, öteki rom şişesi, bir başkası da Che’li magnetler onun bavulundan çıkmıştır!

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+