Konsomasyon Taburesi

27 Mart 2009 Cuma

Konsomasyon Taburesi 123

Öğleyi geçmiş, güneş akasya ile komşunun güneş enerjisi arasından çama yürüyor, ardında batacağı tepeye az kalmış; sobayı canlandırma niyetiyle, üstünde silikon tabancası, yanına bağladığı bez torbada ince silikonlar, origami kutu olmaya aday kesilmiş kağıtlar, katlanan yeri ezmeye yarayan beyaz sağlam saplı şişe açacağı bulunan camlı sehpayı itip ayağa kalkan “abla” en ufak harekete duyarlı kedi kılığındaki sensörler tarafından algılanır: Sabahtan beri, çalışma temposuna uyduğundan severek dinlediği, paralı kanaldaki klasik rock yayınını bastıran bir feryat! Aralarında tanımadığı için bir isim edinememiş yeni kedilerin de katıldığı koro mama istiyor. Mama aksilik! azalmış, Pazartesi sabahına dek idare etmeleri gerek… Torpilli Küçücük, iki-üç kez beslenme niyetiyle kapının aralığından alınır, önüne bir tabak mama konur, iki üç kraker yiyip bebek kedi merakına yenilerek çekyatın altını keşfe girince verandaya, bağıran kediler kalabalığına iade edilirken “abla” seslenir, "sapasağlam kedilersiniz, gün boyu verandada yatmaya utanmıyor musunuz, gidip avlansanıza…"

Telefonda, birlikte Macahel’e gittikleri bir arkadaşı, "Hamdi Hocalar dergi ve gazete çıkaracaklarmış, der, benden yazı istedi, senin yazabileceğini söyledim, arar mısın?" "Olur!" Hamdi Hoca’yı arayan, üç kızkardeş olarak iki kere gittiklerinden Hamdi Hoca’nın şıp! diye hatırladığı “abla” bir sütunluk Macahel izlenimi yazısının yeterli olacağını öğrenir, kapatırken aydın, bilge bir öğretmen olan Hamdi Hoca’nın "bir daha ne zaman geleceksiniz Macahel’e?" sorusunu "benim damat Gürcü, biz akraba sayılırız, kısmet!" diye yanıtlar…

13 Ağustos 2004
, ilk Macahel çıkartmasından bir hafta önce damadın ailesi gelecek tanışacaklar ve aile içinde küçük bir törenle yüzük takılacak! Büyük iş! Taraflar, çocukların yürüttüğü istihbarattan, telefon konuşmalarından anlaşıldığı üzere zaten her iki tarafın da rızası olan bir durumu netleştirmeye gelecekler. Durum o kadar net ki, nişan yapılmadan nikâh tarihi alınmış, “abla” oluklu beyaz karton, mor tül, ışıltılı küçük boncuklar ve kurutulmuş begonvil yapraklarıyla 150+150 el yapımı davetiye yapmış, dünürüne vereceklerini güzelce kolilemiş bile…


Evde kırmızı alarm! Her zaman -hatta hiç!- yapılmayan türde ince bir temizlik yapılmış, kitaplığın tek tek kitaplarının tozu alınmış, kesme cam çay bardaklar yıkanmış, ev yapımı olmasına özenilmiş bir ikram hazırlanmış. “Abla”yı kucağında gümüş çay tabakları, şekerlik, limon tabağı, çatalı, kendi doğumunda annesinin kaldığı büyük dayısının Erzurum’daki garnizon komşularının hediyesi, sapında eski Türkçe İstanbul yazılı çay kaşıklarını ovarken yakalayan kız kardeşleri "çok abartmıyor musun?" diye sıkıştırırlar, “abla”nın cevabı; "bir tane kızım var, bir daha ne zaman kullanılacak?"

Karapati
kızın odasına kapatılır, damadın ailesinden az önce de “abla”nın ilk kocası, aklındakini pat! diye söylediğinden, pot kırmaması için yakın takipte tutulması gereken, kız babası gelir.


Sıcak bir Ağustos öğleden sonrası, güneş salonun içinde; “abla”nın anneannesinden kalma yarım asırlık eşya, pişmiş mobilya kokmakta... Damadın babası saygıdan, “abla”nın salon çok sıcak yollu yarı özür yarı ricasına rağmen oturum boyunca ceketini çıkarmaz, kravatını da gevşetmez. İlk kez bir araya gelmekten doğan gerilim, kız babasının müstakbel kayınpederin politik görüşleri üzerine devirdiği çamlara karşın hoşgörülü konuşmalarla yatışır. O kadar iyi niyetli, öyle sevmeye, kabullenmeye programlı gelmişlerdir ki ikram sırasında, “abla”nın "bu adamı iyi ki boşamışım!" demesine neden olan bir patavatsız çıkışı daha; 50 yaşında halâ bankanın takımında futbol oynayan eski koca, kız babasının, damadın babasına yapılan tatlı ikramını "sizin bu yaşta bu kadar tatlı yememeniz gerek!" diyerek başlattığı atak, zarif biçimde görmezden gelinerek önlenir. Mutfakta, tezgâhı yumruklayan kız yatıştırılır, o karışıklıkta kızı isteme konuşması bile, iyi-kötü değil, basbayağı köpüksüz kahve ikramından sonraya kalır. “Abla”da ancak felaket anlarında gözlenebilen türden bir durgunluk, sükûnet ve yüzünde bilgece bir tebessüm… Yüzükler takılır, damadın oğlan kardeşleri kedi sevdiğinden azadedilen Karapati salona gelir, fotoğraflarla mutlu gün belgelenir, kızı istemeye değil de gelinin ailesini sevmeye gelmiş iyi niyetli insanlar, yanlarına davetiyeler katılarak uğurlanır.

5. Kafkas Arısı ve Bal Festivali başlangıç tarihine rastgetirilen Tema turuna katılarak, yola, bu sevgi dolu ruh hali içinde çıkan “abla”, kızının Borçka’lı kayınvalidesi ile 12 yaşına dek Şavşat’ta yaşamış kayınpederinin iyi insan hamurunun yoğrulduğu Macahel ve çevresini, dostluğu, konukseverliği, art niyetsizliği, içtenliği pek beğenir.


O kadar ki, iki yıl sonra, doğası da en az insanı kadar muhteşem güzellik ve zenginlikteki Macahel’e bir kez daha giderler…

Etiketler: , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+