Konsomasyon Taburesi

27 Mart 2009 Cuma

Konsomasyon Taburesi 132

Görünen o ki, Gemiyatağı’nda cemreler, bu yıl, üçü bir arada düşmüş; yeşil içinde öbek öbek papatya, çiçeklenmiş ağaçlarda serçe dışında kuş sesleri, akasyanın dibinde elyaf yastık yaparken “abla”nın paçasına tırmanan üç beş karınca, evin içinde teklifsizce dolanan dokununca tortop olduğundan tahliyesi kolay tespih böceği sayısındaki artış ve baharın kesin habercisi mazıların ardında kaldığından “abla”nın evinden görülmeyip kimin şenlendirdiği belli olmayan beton basket sahasında mevsimin ilk flap! flap! flap!ları!

Tel kapı önünde; çiftleşme mevsimi gereği bütün yavruların babası olmak zorunda olduğunu sanan, dövüştüğü erkek kedilerin kendi oğulları ve çoook daha genç olduklarını unutup paralandığından oturduğu yerde kan damlacıkları bırakan Koçero. Salyalar akan ağzındaki dişleri belli ki bedeninin en işlevsiz bölümü; kraker yemekte zorlanır. Yaşlı anasına "ana, bayramda sana akide mi alayım, yoksa seni kocaya mı vereyim?" diyerek takılan delikanlıyı "ananda akide yiyecek diş mi kaldı a oğul?" diye yanıtlayan yaşlı kadının Koçero’yla büyük paralellik gösteren hâli, ona sütlü ekmekle papara hazırlarken “abla”yı pek güldürür.

Baharın en kesin habercisi, bilmem kaçıncı olağanüstü genel kurul toplantısı için, sayın ortaklarımızı Karaağaç Köyü’ne götürecek ücretsiz araç tahsisini duyuran anons! Naklen akvaryumdaki balıkların süslediği ekranın sağ üst köşesindeki saate göre 5 dakika içinde durakta olması gereken “abla” soba yanına taşıdığı yatağı üzerine battaniyeyi örterken caddeden kendisine "toplantıya geliyor musunuz?" diye seslenen komşusuna katılır. Köyün, ön camında, öğrenci olmayanların binmesi yasaktır yazılı okul servis aracı, diğer koyları dolaşıp -kendi araçlarıyla gittiklerinden olmalı- kimseyi bulamayınca “abla” ve komşusunu götürüp köyün kültür merkezi önüne bırakır.

Toplantının başlamasına 45 dakika kadar var; kağıt kürek işlerini daha önce tamamlamış “abla” ve komşusu, şirketin kadın personeli önünden selamlaşıp klimayla ısıtılmış salona geçerler ki, ön sırada bir grup tez canlı yaşlı onlardan da önce gelmiş oturmakta! Selamlaşılır, “abla” derneğin afişlerini panosunu yazdığından ahbaplığı olan dernek başkanı beyle ayaküstü kış nasıl geçti? sohbeti tutturur, ayrılacakken yönetim kurulundaki bey "yeter sayıda bilmem kim olmadığından adınızı bilmem ne listesine yazmayı düşünüyorum" der, “abla” can havliyle "ben bu işlerden hiç anlamam, lütfen beni affedin!" diyerek itiraz eder. Başkanlık divanı teşkili sırasında dernek başkanı bey gelip “abla”ya "sizi bilmem ne listesine koymadım ama eksik bir bilmem ne için öneride bulunan kişi olarak göstermek zorunda kaldık" deyip bir yer imzalatır…


Toplantı başlar, saygı duruşu ardından birinci maddedeki 30 yıllık kanalizasyon şebekesinin peyderpey yenilenmesi konusu ele alınır. Ortaklardan bu konuda konuşmak isteyenlerden biri kürsüye gelip "Allah aşkına" der, "binyediyüz küsur ortağın," salonu eliyle tarayarak "bu kadar kişiyle temsil edilmesi içinize siniyor mu? Peki, kışta kıyamette arabasına binip yola çıkan …Paşa ve ailesi gibi yollarda kaza geçirip ölen olursa bunu vebalini kim alacak üzerine?.." Bir diğer ortak yönetim kurulunu uzun vadeli işlere kalkışıp uzuuun süre iktidarda kalmayı sağlama almakla suçlar. Öteki oturduğu yerden "net bir sayı bilmek isteriz" der, "alışverişte bile önce fiyat sormuyor muyuz?"

Yönetim kurulunun çok güzel işler yaptığı konusunda hemfikir olmalarına karşın kimi "önce şöyle şöyle yapılmalıdır" der, kimi iyi de olsa sonuca giderken tutulan yolu beğenmez! “Abla “komşusunun kulağına eğilir, "tipik bir üzüm mü yesek, bağcıyı mı dövsek? belirsizliği..." der, "bağcıyı toplantı öncesi dövseler de işimize baksak!.." Kürsüde konuşanlardan biri arkalarından geçerken, yönetim kurulundan çok yaşlı bir beyle karşılıklı olarak birbirlerinin ne olduğunu bildiklerini belirttikleri bir atışma yaşanır. Nihayet, 40 yıllık yer altı şebekesi deneyimi olduğunu belirten mimar bir bey, bunun, çok çetrefil, şirketin az sayıdaki elemanıyla kışları çalışılacağından yılda 5 km hızla ilerleyebilecek, yazlıkçılar geldiklerinde ortada yapılan işle ilgili bir şey görmeyeceklerinden nankör bir iş olduğunu, 5-6 yıla yayılacağından bütçesinin netleştirilemeyeceğini, yönetim kurulunun böyle bir işe kalkışarak başına iş aldığını… anlatarak tartışmaların yatışmasını sağlar. Yönetim Kuruluna yetki verilir ve ikinci maddeye geçilir.

Gömeç Ovası’nda susuzluk nedeniyle yeni kuyu açılması yasaklanmış, dahası şirketin kendi arazisi üzerindeki kuyular çevresinde 300 metre çaplı alanda kuyunun verimi düşeceğinden yeni kuyu da açılamamakta… Sitede yoğun nüfusun barındığı Temmuz Ağustos aylarında kesintiye gitmemek için öneriler üzerine konuşulur. Başkan "suyu satıyoruz, bu ortaklardan çok bizim meselemiz" der, site içinde su olmadığı bilinmesine karşın çatal çubuk yöntemi dahil olmak üzere yeniden araştırılsın noktasında buluşulur, ortaklardan birinin önerisi üzerine Mehmetçik’e başarılar dilenir ve toplantı sona erer.

Karaağaç’ın pazarında dolanırken nereli olduklarını hemen anlayan pazarcılar tarafından hoş geldiniiiiiiz! diyerek karşılanan komşusu ile “abla”, servis saatine epey zaman olduğunu görünce taksici Ali Bey’i bulurlar, ön koltuğa oturan ”abla”nın Ali Bey ile tutturduğu, köylülerden birinin kurduğu ama randıman alamadığı katı yakıtlı, prina yakan ama pahalı geldiğinden odunla desteklediği, elektrik kesildiğinde fanı çalışmadığından işe yaramaz hale gelen kat kaloriferi düzeneği konulu -sonunda “abla”yı bu konudaki hevesinden caydıran- sohbet eşliğinde, siteye kadarki 15 YTL’lik bedeli paylaşarak evlerine varırlar.

Hava çok güzel, akasyanın dibine, ufak çelik tencerede, buharda haşladığı lahanasını limon, tuz ve zeytinyağı sosla süsleyip yanına bir dilim çavdar ekmeği ekleyerek inen “abla” öğle yemeğini yerken kara sarı tulumu ve kaskıyla, sitenin, kara sarı motorsikletli PTT’cisi İsa Bey uğrar, bir iki fatura bırakır gider. Elyaf yastık işine dalan “abla” tadilât yapılan evdeki ustalardan birinin söylediği kara türkü Sarı Gelin’e pes perdeden eşlik eder, 50 yastık sonra sıkılır, toparlanır, kedilere ikindi tayınlarını verir, sokakta değilmiş gibi sokağa çıkar.

Oğluyla Ankara’ya taşınan uzak komşusuna hayırlı yolculuk dilemek üzere uğrar, onu göremez, annesini toplarken gümüşleri, antikaları nasıl kolilediğini anlatan kızıyla, kedilerle dolu bahçede bir ayaküstü sohbet tuttururlar. Kadının toplantılarla ilgili yönetimin çete kurduğu, işleri olup bittiye getirdiği şeklindeki yaklaşımı üzerine “abla”, yakın akrabalarından birinin de aynı şekilde davrandığını belirtip tepkisini oldukça sert biçimde "ya" der "toplantıya gel, ya da şikayet etme!" diyerek ortaya koyar. Öteki deli deliyi görünce sopasını saklar misâli, "sen görevini yapmışsın, ben öyle dert yanıyorum" filan deyip geri adım atar, “abla” uzatmaz, temiz koli bulmak üzere markete doğru yollanır.

Marketçi Rıza’nın İstanbul’a son gidişinde yakalandığı "inanır mısın kar en az 50 cm, arabayı yokuşun başında bırakmasak mümkün değil çıkamayacağız!" diyerek anlattığı kar macerasını dinler. İki temiz kuruyemiş kolisi, bir kutu süt alır dönüşe geçer ve Kaymakam Çamı’ndan Gemiyatağı’na inecekken, bahçesiyle meşgul yaşlı bir beye iyi akşamlar dileyerek hayatının hatalarından birini yapar: Ağının bir köşesine sinmiş yapışacak sineği beklemede amca, bahçe işlerinden, evde yaptırdığı tadilâta, mutfağın yerini nasıl kaydırdığına, önde kod farkından nasıl yeni bir dairecik elde ettiğine, komşunun evinin kaç para ettiğine, bilmem neredeki arsasına 80 daire verdiklerine… anlatır da anlatır! Oooof, of! “Abla”nın teri sırtında soğur, nezaketinden kıpırdayamaz ki kaçsın… Şirketin bahçe çöplerini toplayan römorku geçerken amca ona lâf atınca, fırsatı ganimet bilen “abla” yaklaşık 45 dakika önceki iyi akşamları tekrarlayıp yavaaaaşça uzaklaşır.

Günün son konuşmasını, toplantıya birlikte gittiği komşusuna, okuduğu gazeteleri almak niyetiyle uğradığında yapar “abla”, oturması teklifini terinin soğuduğunu, eve gidip sıcak bir duş almak istediğini söyleyerek geri çevirirken "ah!" der komşusu, "bilmem kim bey o, çok konuşur, ben onunla selamlaşırken hiç durmam, merhaba der hızlıca geçerim yanından…"

Etiketler: , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+