Konsomasyon Taburesi

27 Mart 2009 Cuma

Konsomasyon Taburesi 135

Zamanı geldiğinde ev kedileri kısırlaştırılan, sokakla bağlantılı yarı zamanlı ev kedileri ise gönül işlerini gözlerden uzak hâllettiklerinden, “abla”nın ilk kez üzüntü ve kaygıyla tanık olduğu Çomar’ın ön kızışma, kızışma, çiftleşme ve sakinleşme süreci toplam 4 gün sürer. Bâkire kalayım yiğidin iyisine saklayayım gibi dertleri olmadığından, Çomar, hormonlarından aldığı sinyali, dakikasında kuş cıvıltısı, kedi mırıltısı arası bir ses tutturarak cinsel çağrı sinyaline dönüştürüp verandada düne kadar kardeş kardeş oturdukları ağabeylerine talebini duyurur.

İlk günkü kadrodan Zorro Jr. çıkmış, oyuna, beyazı bol Koçerooğlu girmiş; genelde “abla”dan uzak duran ama çiftleşme günleri boyunca, mahallede peşine düştüğü kızın ana babasını bile takmayan bıçkın delikanlıya dönüşen vahşi ŞaşıTekir’le sahada! Arada sırada beyninden aldığı kuyruğu dibine ulaşmayan sinyal uyarınca kısır TuhafTekir ise sonuca ulaşamayan ataklarını sürdürmekte, bir de Çomar’ın canı yanıp bağırdığında, buna neden olanı pençelemekte!

Bedseslikız artık açık biçimde anlaşıldığı gibi aseksüel ya da “abla”nın erkek kediler arasında tanık olmuşluğu vardır ama dişi kedileri bilmez, belki demekle yetinir eşcinsel! Bu hercümerç içinde bedeni gerekli endama kavuşmamış olduğundan Çomar ancak iki tam günlük mücadele sonucu sakinleşir; kızgın kızgın hırlamayı bırakıp, kendisini sevmek üzere kucağına alan “abla”yı ısırmasından anlaşıldığı kadarıyla normale döner. Kulağının arkasında bir yara, burnu ve çenesi altında birkaç pençe izi, bu küçük kedinin süreci yine de ucuz atlattığını düşündürse de asıl sorun, iki ay 10 günlük sürede kaç bebek tutup yavrulayabileceği, sonrasında da bakıp bakamayacağı…

Verandanın rüzgâr almayan köşesine tezgâhını kuran “abla”, mutfak penceresinden uzatarak aldığı elektrikle silikon tabancasını ısıtır, cam gazeteliği önüne çeker, elyaf yastık torbasını Çomar’ın fark etmeyeceğini sandığı/umduğu köşeye saklar, müşterisinin sapları kopuyor haberini verdiği kapakları kontrol edip, gerekirse yeniden yapmak üzere çalışmaya başlar. Ayak ucunda, esintinin kokusunu burnuna taşıyacağı bir noktaya koyduğu vazo dolusu frezya!

Önceki yıllarda “abla”ya komşuluk eden bir hanımla bey, karı kocadan çok beraber zaman geçirmekten zevk alan yakın iki arkadaş, -ki bu “abla”nın bir beraberlikte en çok önem verdiği şeydir, yakın arkadaşından başın sıkıştığında seks için yardım isteyebilirsin ama bir kocadan, doğasında/eğitiminde/içinde yoksa arkadaşlık, yarenlik isteyemezsin, elinden gelmez, oysa seks kısa dostluk uzun… diye düşünür- fidanlığa giderken çalıştığını görüp dururlar. Bey, “abla”nın evinde bir muadili olmadığından olsa gerek arabada kalır, hanım bir koşu gelir, merdivenlerde uzun uzun sarılırlar, ayaküstü, kışı nasıl geçirdiklerini, tek oğlunun Ankara’da Konservatuar Tiyatro Bölümü’ne girdiğini, ona bir bekâr evi yapıp babasıyla buraya karşıdaki sitelerden birine yerleştiklerini anlatır, bir dahaki sefere seni alıp götüreceğiz diyerek ayrılır.

İşinin başına dönen “abla” daldığı çalışmadan kulağına değen mırıltılarla halâ mı? diyerek başını kaldırır, tanık olduğu manzara: Çomar sırtüstü TuhafTekir’in ön ayakları arasında uzanmış, kısır erkek kedi boynunu, yüzünü özene bezene yalamakta! Ama ne şefkat! İlişkilerde karşı cinsin şefkati tadabilmesi için ille de testosteron üreten keseciklerin kesilip içlerinin boşaltılması mı gerekiyor? diye hüzünlenen “abla” kısırlaştırmaya götürdüğü veterinerin, Lucky’nin kuyruğunu kaldırıp incecik çizip açtığı keseciklerinin içlerini boşaltığı sırada, baygın Lucky’nin nedense açık gözlerine bakıp özür dilerim Lucky’ciğim diye sessizce ağladığını hatırlar.

Havada bahar, burnu dibinde frezya kokuları, gözü önünde mutlu, çok şükür! sağlıklı kedileri, yapacak işi var, karnı tok, sırtı pek “abla”nın içindeki kinin lezzetli yeşilimsi sarı özlem renkli acının anlamı ne?

Yeni bir heyecana ihtiyacı var: Bilgisayarı başına geçer, 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali programı açıklanmış, bu güzel! Telefonla ikide bir "ne zaman geleceksin anne?" diye taciz edip duran kızına "3 Nisan'da yola çıkıp, akşam orada olmayı planlıyorum..." diyen bir mail atar, programı taramaya başlar; Akbank Galaları’ndan Sibirya Ekspresi, Duygusal Hesaplar, Yitirdiğimiz Şeyler, I’m not There, Savage Ailesi, Into the Wild, Uluslararası Yarışma Bölümü’nden Ben X, Lütfen Başa Sarın, Yumurta, beğendiği Baltasar Kormakur’dan Bataklık, Umut, Kadın Gibi Geçti, Honeydripper, bayıldığı Lars Von Trier’in öğrenciliğini anlatan Okul Yıllarım, Yarışma Dışı Takeshi Kitano’nun yine bir şeylerle dalga geçtiği Yaşasın Yönetmen, Sinemada İnsan Hakları Bölümü’nden İsrailli Amos Gitai’den Çözülme, Talih Yolları, Türk Sineması Ulusal Yarışma Bölümü’nden çok beğendiği ödüllü filmi 9’un yönetmeni Ümit Ünal’dan Ara, Yarışma Dışı Münferit Yıllara Meydan Okuyanlar Bölümü’nden caaanım Carlos Saura'dan Fadolar Dünya Festivalleri’nden Uçuş Dersleri, Amerikalı yazar Paul Auster’in ilk yönetmenliği Martin Frost’un İç Dünyası, İkinci Nefes, Dr. Plonk, Oyuncak Ayı, Kırmızı Balonun Yolculuğu, Paris, 9.90 YTL, Ken Loach’dan İşte Özgür Dünya, Dağların Hakimi, unutamadığı Yağmurdan Önce’nin yönetmeni
Milcho Manchevski’den Gölgeler, 12, Barcelona (Bir Harita), Volker Schlöndorff’tan Ulzhan, Kara Toprakların Kızı, Her şey Reyting İçin, Düşünme, Genç Ustalar Bölümü’nden Denizanası, Amerikan Bağımsızları Bölümü’nden Darjeeling Limited, Kızkardeşim Evleniyor, Define, Striptiz Hikâyeleri, Son Yolculuk Mayınlı Bölge’den Kaçış, Düşüş, Kadının Adı Var Bölümü’nden Uyanış, Matahariler, Kaotik Ana Kafkaslar’dan Akdeniz’e Rüzgâr Adam, Marc Caro: Hayallerde Kaybolmak Dante 01, Anılarına… Ingmar Bergman Kurdun Saati, Edward Yang Bir, İki… Daha önce izlediği filmlerinden hoşlanmadığı Greenaway ve Reygadas’tan ise itina ile uzak durur.

Hafta içi ilk üç seansı 3.5YTL’den izlemek “abla”nın sınırlı bütçesi için muhteşem bir şeydir; seçimini buna göre yapar, önce hafta içi günlerin aynı saate gelen filmlerinin konularını okur, eler, en sonra 19:00 pahalı seansa ille de görmek istediklerini koyar. 21:00 ve ötesine film koymaz, uykusu gelir.

Güzeeeeeel bir liste yapar, bu macerayı birlikte yaşayacakları küçük kız kardeşine maille yollar.

16:55! Neredeyse yarım gün bilgisayar başında oturmaktan huzursuz “abla” mutsuz bedenini çalıştırmak üzere, gün batımını en iyi izleyebildiği noktalardan biri Küçük Güvercin Koyu marina dibindeki kayalıklara gitmek üzere hazırlanır, evi kapatır, çıkar.

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+