Konsomasyon Taburesi

28 Mart 2009 Cumartesi

Konsomasyon Taburesi 161

24 Haziran 2008, 22:45! Gönlü cüzdanından çoook daha geniş küçük kız kardeşin bir fındığın içini yar senden ayrı yemem deyip, İstanbul’a birkaç günlüğüne gelen ablalarına da aldığı biletlerle izlemekte oldukları 36. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nden Müsennâ: Barok Karnavallar ve Osmanlı Şenlikleri isimli gösterinin ikinci kısmı için hazır müzisyenler, ellerini ağırdan alır yatsı ezanının sona ermesini beklerler...

Topkapı Sarayı, Babü-s Saade sütunlu girişi sahne biçiminde düzenlenmiş. Yükseliş ve çöküşe, kimbilir ne entrikalara tanık olmuş görmüş geçirmiş çınarların altında, çuvalla kaplanarak yükseltilmiş platforma dizilmiş sandalyelerdeki şık hanımların pahalı parfümlerinin kokusu, ayakları altındaki çuvaldan gelen gaz kokusuna karışır; “abla” bunun kasıtlı bir antisivrisinek tavır olduğundan şüphelenir ve eğer gerçekten öyleyse tebrike şayan! bulur... Polonyalı Ali Ufkî’nin notaya döktüğü Osmanlı müziği, 350 yıl sonra; proje tasarımı ve yönetmen Çimen Seymen, Sahne Kostüm tasarımı Hüsamettin Koçan, Işık tasarımı Müfit Özbek’in... emeği, soprano Çimen Seymen’in sesi ve anlatıcı Erkan Sever’in dönem hikâyeleri, Barok Karnaval havası içinde ney, arp, keman, def... eşliğinde Avrupalı/Osmanlı karması tınılarla yorumlanırken 17. Yüzyıl danslarıyla da süslenir.

25 Haziran 2008, 22:45! Açık havada, güzel bir bahçede, tüllere sarılmış ağaçların altında bir kuzen düğününde, Japon fenerli masalardan birinde kızı, damadı, kardeşleri ve kuzenleriyle oturan “abla”, bir ay önce beklenmedik biçimde eşini kaybeden kuzenine "dua’yı nerede yapacağını" sorar; anneannelerini 1985 Şubat’ında kaybettiklerinde uğurladıkları camiden sözettiğini duyunca, cenaze namazı orada kılınan diğer akrabaların artan sayısını hatırlayarak, masadakileri güldüren "...neredeyse aile camimiz oldu!" yorumunu getirir. Damadın babası da bir kaç gün önce kendi kuzenlerinden birini yitirmiştir, tebriklerle başsağlığı dileklerinin birbirine karıştığı akşamda bir saat önce diğer kuzenlerden birinin ikinci kez dede olduğu haberi alınır.

Davetlilerin bazıları, bitişikteki çay bahçesine, büyük ekranda maçı izlemeye gidip geldiklerinden masalar, arada sırada kadınlar matinesi havası sergiler. Düğün, maçın skorunun bildirildiği anonslarla, yan taraftan dalga dalga büyüyerek gelen coşkuyla kesilerek sürer. Sonuç belli olduğunda, genel hayâl kırıklığı havası yayılırken “abla” "neyse diye düşünür en azından eve kazasız belâsız dönebileceğiz!"

Üstüste yığılan bunca kuzen ölümü üzerine “abla”, kendisi de birilerinin kuzeni olduğundan, şu aralar ölmeyi planlamamasına ve avucundaki uzuuuun hayat çizgisine karşın, ne olur ne olmaz, kızına vasiyetini bildirir; "şifremi biliyorsun" der, "gir onpunto’daki sayfama, şablonumu değiştiri tıkla, sayfayı siyah yap, senbilirsinabla diye tanıdığınız annemi yitirdik... gibisinden birkaç satırla da bir duyuru yaz, tamam mı?"

Etiketler: , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+